DİNİ FIKRALAR
Tedbirli olmaya çalışıyor
Papaz ölmek üzere olan adamın üzerine eğilerek;
'Ölmeden önce şeytanı ve onun kötülüklerini lanetle'...der.
Ancak adamdan ses çıkmaz.
Papaz isteğini bir kez daha tekrarlar, ama hastanın sessizliği sürer.
Sonunda Papaz kızgın bir ifadeyle; 'Neden şeytanı ve kötülüklerini
lanetlemiyosun, bre gafil?' diye sorunca adam halsizce karşılık verir; 'Nereye
gideceğim belli olmadan kimse hakkında kötü konuşmak istemiyorum.'
Kafir
Neyzen Tevfik sivri dilliliği ve içmesiyle bilinen bir
sofuymuş.Yine herzamanki mekanında arkadaşlarıyla içiyormuş Oradan geçmekte
olan katı dindar bir başka sofu arkadaşı Neyzen'i görmüş.Söylene söylene
yanına gelmiş ve şöyle demiş:
-Ah Neyzen! iyi adamsın hoş adamsında, birde şu kafiri içmesen
Neyzen sofuya bıyık altından gülerek:
-Sen hiç merak etme aziz dostum. Ben bu kafiri önce ehli müslim yapıyorum,
sonra içiyorum
Oğlumu Kaybettim
Hz. isa bir gun yolda perishan bir adam rastlamIsh.. derdini
anlamak icin sormus - neyin var diye.. adam, aman sorma demis... -oglumu
kaybettim onu arIyorum... isa, -peki oglunun ne gibi ozellikleri varI diye somus....
adam, -ellerinde ve ayaklarInda civi delikleri vardI demis.. isa, shok olmus ve
adama sarIlIp haykIrmIsh -baba...! adam da isa ya sarılmış.... -pinokyo...!
Güzel için oruç
bozulurmu ?
Bektaşiye bir gün sormuşlar...
Gelse bir dilberi ahu
Olsa savmı ramazan
Dilber-i ahumu efdaldir ,
yoksa savmı ramazan mı?
Bektaşi cevap verir:
Fırsatı fevketme zinhar...
Sür sefasın dilberin
Olur kazası savmın
Olmaz kazası dilberin....
ne sıklıkta
Erenlerden birine sormuslar
-'ne sıklıkla oruç tutarsın?'
-'ooo' demiş 'her sene kesin oruç tutarım'
-'peki ne sıklıkla namaz kılarsın?'
-'ooo' demiş 'çok sık. her hafta namaz kılarım'
-'peki' demişler ne sıklıkla alkol alırsın?'
-'ehh' demiş 'cok nadiren. akşamdaan akşama!'
Suç sende değil
Bektaşiler gene bir akşam iciyorlarmis. Havada sıcakmı sıcak
yazın en sıcak ayı. Ekinlerin suya ihtiyaci var. İçerlerken arkadan birisi
seslenmiş '' hocam ne olacak bizim tarlalarımızın hali? bizim için yağmur
duasına çıksanda bize bereket yağdırsan''. demiş. Bektaşi ''tamam yarın
içmeyelimde yağmur duasına çıkalım''demiş. sabahleyin erkenden bektaşi
önde cemaati arkada giderken tarlaların yanına gelmişler. Bektaşi baslamış
dua etmeye. Tam duanın ortasında''Allah'im bu tarla benim ''demiş duaya devam
etmiş. Neyse duayı bitirdikten sonra herkes evlerine dağılmış. Bektaşininde
arsası tam yolun yanındaymış yani çok kıymetliymiş. Bektaşide evine dönmüş.
Akşam bir yağmur baslamış, ortalığı sel götüruyor durdurak bilmiyor.
Bektaşinin arsasını sel almış götürmüş. Sabahleyin bektaşi yağmurun
sevinciyle koşa koşa geliyor birde bakıyorki arsa yok!!! Bektaşi çok
sinirlenmiş ellerini havaya kaldırmış ''Yok Allahm suç sende değil, sana o
arsanın yerini söyleyen pezevenkte''demiş.
Sen en iyisini bilirsin
Nasrettin hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş
tarlanın kenarındaki Ceviz ağacının altında dinleneyim demiş.Şöyle bir
etrafına bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş.Ey
Allah'ım gücüne sual olmaz amma,incecik kabak sapında kocaman kabak var,
koskocaman ağaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş deyip uykuya dalmış.Ağaçtan
bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde
bir şiş olmuş. Hoca hiddetle uyanmış ve Yarabbi sen en iyisini bilirsin
demiş. Simdi o kabak ağaçta olsaydı benim halim ne olurdu.
Vaaz
Papazın biri vaaz verecekmiş ama çok heyecanlanıyormuş.
Gitmiş baş papaza, papaz efendi ben vaaz vereceyim ama çok heyecanlanıyorum
demiş.Papaz,o zaman git biraz şarap iç heyecanın geçer demiş. Adam,şarabı
içmiş sonrada vaazı vermiş. Vaazdan sonra gitmiş papaza,demiş nasıldı
papaz efendi beğendiniz mi? Papaz , "Güzeldi yavrum ama bazı hataların
var."
1)Merdivenden yürüyerek ineceksin tırabzandan kaymayacaksın.
2)Duaların sonunda oleeeey değil, Amin diyeceksin.
3)En önemlisi de İsa Tanrı'nın oğlu sütçünün çocuğu değil.
Cehennem
Dört samimi arkadaş aynı arabada yolculuk ederken trafik
kazasında ölürler. Azrail "Türk cehennemine mi yoksa avrupa cehennemine
mi gitmek istersiniz?" diye sorar. "Fark nedir?" diye sorarlar.
Azrail "Avrupa cehenneminde her gün bir kepçe Türk cehenneminde her gün
bir kova bok yersiniz" der. Üç tanesi "biz Türk doğduk, Türk ölürüz"
der. Bir tanesi ise uyanıktır, Avrupa cehennemini seçer. Ve aradan epey zaman
geçer avrupa cehennemindeki adam artık kepçe kepçe yemekten bıkmıştır,
arkadaşlarının durumunu merak eder, hallerini görmek için ziyarete gider.
Oysa onlar şen şakrak gülerek karşılarlar onu. Dayanamaz sorar: "Ben
bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova bok yiyip nasıl bu kadar neşeli
olursunuz?" "Oğlum oğlum" derler "Burası Türk cehennemi,
bir gün bok olur kova olmaz bir gün kova olur bok olmaz, 3 aydır bir bok yediğimiz
yok!"
Yalansa
Abartıcı bir kişi olarak tanınan hattat İzzet Efendi bir
dostuna:
- Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kur’an yazıp bitirdim, demiş.
Az sonra dostu söze girmiş :
- Geçen Ramazan’da Kandilli’ye, bir iftar yemeğine gidiyordum. Boğaziçi’nde
öyle bir fırtına çıktı ki... Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki
minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalar arasında sallanırken
iftar oldu, toplar atıldı. Ben de sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.
Mustafa İzzet Efendi bağırmış :
-Yalan !..
-Yalansa, senin dün gece yazdığın Kur’an-ı Kerim çarpsın.
Elimden Geleni Yaptım
Kasabanın birinde kilisede pazar ayini sırasında kilisenin
içinde olduğu kasabayı su basar. Sular kiliseye doğru ilerlemeye başlar.Herkes
panik içinde koşuştururken Papaz'ın yerinde durduğunu gören insanlar
Papaz'a gelmelerini söylerler.
Papaz onu Tanrı'nın koruyacağını söyler.
O anda sular yükselmeye başlar.Sular kiliseye girer.Rahip canını kurtarmak için
2. kata çıkar.Bir yandan da Papaz'a kaçmasını söyler.Papaz inadını devam
ettirir.Sular 2. kata çıktığında pencerenin önünden bir kayık geçer.İçinde
halktan bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler ama Papaz yine inadını
sürdürür.
'Tanrı beni korur'der.Sular çatıya çıktığında yine bir kayık geçer ve
yine halktan bazıları kayığın içindedir Papaz'a gelmesini söylerler ama
Papaz 'Tanrı beni korur'demeye devam eder.Sular çatıyıda aşınca Papaz çatıdaki
direğe tutunur.Bu sefer tepeden bir helikopter geçer. İçinde yine halktan
bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler.Papaz yine
'Tanrı beni korur.'der. Ve ölür.
Tanrı'! nın huzuruna çıkar.Tanrıya 'Ben sana darıldım Tanrım. Ben senin
huzurunda yıllarca çalıştım,sen beni öldürdün.'der.
Tanrı da 'asıl sen kendini öldürdün.Senin için 2 kayık 1 helikopter gönderdim
daha ne yapayım.'der
ORUÇ
Ataist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere
bakıyormuş 'Evrim ne güzellikler yaratıyor!diye düşünüp mest oluyormuş
birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış Adam
bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışında ayının daha
olduğunu farkediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı
yerdeki bir dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış,
Tam vurmaya hazırlanırken adam "ALLAHIM! diye bağırmış. bir anda
zaman durmuş ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş bir anda orman
karramış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamış.
Çok derinden gelen ilahi bir ses adama;
"Yıllarca bana inanmadın,yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın,
sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?"demiş.
Adam untanç içinde: Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem
haksızlık, ama belki AYIYI DİNDAR yapabilirmisin." demiş
SES: peki " diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş.Nehir tekrakmaya
baslamış herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesinide
göge doğru çevirmiş, ve konuşmaya başlamış;
"ALLAHIM,senin rızkınla orucumu açıyorum, Hamdolsun bana verdiğin
nimetlere...
Mucizeler
Bir Yahudi, bir Hristiyan ve bir Müslüman kimin daha çok
dindar olduguna dair tartisiyorlarmis.
"Çölün ortasinda devemin üzerinde gidiyordum" demit Müslüman."Aniden,
nereden geldigi belli olmayan çok büyük bir kum firtinasi koptu. Devemin
yanina uzandim, deveyle birlikte kumlara daha çok gömüldükçe, gerçekten
sonumun geldigini düsündüm. Ama, Allah 'a inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua
ettim ve aniden etrafimdaki on millik alanda firtyna durdu ve ben köyüme dönebildim.
Hristiyan , "Bir gün okyanusta küçük bir kayikta balik tutarken, dev
bir firtina koptu. 2 metre boyunda dalgalar! Gerçekten sonumun geldiiini sandim.
Tanri 'ya dua ettim, dua ettim ve sonra etrafimdaki on millik alanda firtina
dindi, ben karaya çikabildim."
Yahudi anlatmaya baslamis. "New York sehrinin ortasindayken, yerde siyah
bir çanta gördüm. Çantanin içine bakinca parayla dolu oldugunu gördüm.
Cumartesi günü oldugundan ve bizim bu kutsal günümüzde paraya el sürmemiz
yasak oldugu için, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, inancimi
yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden, etrafimdaki on millik alanda "Sali"
oldu.
BEN DE PEDERİM AMA
Bildiğiniz gibi bazı hristiyanlar papazlara 'Father-Peder-Baba'
derler. Komünist rejim zamanında Rusya'dan zar zor kaçıp New York'a yeni
gelen Salamon, metro'da bir papazın yanına oturmuş. O güne kadar hiç papaz
görmediği için de sormuş
'Af edersiniz efendim, sizin gömleğinizin yakası neden ters?'
Papaz 'Çünkü ben bir pederim' demiş.
Salamon 'Ben de bir babayım ama gömleğimin yakası ters değil.
Neden siz yakanızı ters takıyorsunuz?' diye yine sormuş.
Papaz biraz düşünmüş ve 'Beyim ben bir çok insanın pederiyim' demiş.
Salamon 'Benim de çok çocuğum var. Tam dört kızım ve dört oğlum var. Ama
yakam ters değil' diye cevap vermiş.
Papaz 'Ben yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insanın babasıyım' deyince
Salamon gülmüş ve
'Beyim' demiş 'Ben sizin yerinizde olsam yakamı ters takacağıma pantalonumu
ters giyerdim'
MANASTIR HAYATI
Bir manastırda yaşayan üç rahibe oturmuş dedikodu yapıyorlarmış.
Birincisi 'Kızlar' demiş 'Geçen gün baş papazın odasını temizlerken bir
sürü seks mecmuası buldum'.
Diğerleri 'Peki ne yaptın?' diye sorunca ilk rahibe 'Hiiç' demiş ne yapacağım
hepsini çöpe attım'
İkinci rahibe anlatmaya başlamış 'Bende bir ay önce baş papaz efendinin
odasını temizliyordum bir sürü prezervatif buldum'
İlk rahibe sormuş 'Peki sen prezervatifleri ne yaptın? Attın her halde'
İkinci rahibe 'Yok canım' demiş 'Hiç üşenmedim tek tek hepsini iğne ile
deldim ve tekrar paketlerine koydum'
Bunu duyan üçüncü rahibe düşmüş bayılmış..
BİTSİN BU DAVA
Bektaşi'nin birine konuk gelecekmiş. Bektasi konuğu nasıl
ağırlar... Elde yok, ayakta yok.. Mahçup olmak da istemiyor... Komşusu
Yahudi'nin bir sürü keçisi varmış...Onlardan birini çaktırmadan alıp
kesiyor... Ama çaktırmadığını sanan kendisi... Yahudi, ağacın arkasından
gözlermiş durumu... Diyor ki kendi kendine, "Kadıya gitsem.. Kadı Müslüman,
o Müslüman, ben Yahudi… Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi'nin nesi
var ki, ondan alıp bana versin... Biz artık Allah'ın huzurunda hesaplaşırız...
Yıllar geçiyor. Yahudi, Allah'ın huzurunda davacı oluyor, Bektaşi'den...
Mahkeme kuruluyor..
Allah :
-Sen Yahudi kulumun keçisini kesmişsin, diyor Bektaşi'ye...
-Kesmedim, diyor Bektaşi...
-Ben gözlerimle gördum diyor, Yahudi..
-Allahım, diyor Bektaşi... Bir mahkemede bir adam hem şahit, hem davacı
olamaz.
-Haklısın ama, diyor, Allah Ben her şeyi görürüm. Ben de gördüm, kestiğini...
-Allahım, diyor Bektaşi...Aynı mahkemede, hem şahit, hem hakim olunmaz...
-Gene haklısın, diyor Allah... O zaman getirin keçiyi ona soralım...
-Ne!... diyor Bektaşi... Keçi burada mı?...Ver onu o zaman bu Yahudi'ye...Bitsin
bu dava..
Alacaklı
İstanbulun eski devirlerinde azınlıktan bir tüccar Jacob
Efendi; nasıl olduysa müslüman bir tüccardan borç alır ve bir türlü ödemez.
Haftaya, yok öbür haftaya derken bizimkini oyalayıp durur, sonunda bizimki
Jacob Efendinin kapıya dayanır borcunu ödemesini ister. Öderdin ödemezdin
derken bizimkinin kafası bozulur açık pencereden uzatır Jacobun kafayı dışari,
geçer arkaya başlar bi güzel düzmeye.
O sırada pencereden öğle namazı için salına salına camiye giden imami gören
Jacob efendi eli yüzü kan ter içinde, telaşla bağırır imama
-İmam efendiiiii, acele edesin be bre, öğle namazi vakti geçmek uzeredir.
Okuyasin hemen su ezani.
İmam kaldırır kafayı pencereden kafası görünen Jacob Efendiye seslenir.
- Yahu Jacob Efendi, sana ne bizim ezan vaktinden. Müslüman olmadığına göre
sana ne ezan vaktinden ?
Jacob efendi zar zor cevap verir:
-Öyle demeyesin be imam efendi, bizim de vardir icimizde bir parcacik
muslumanlik !!!
KENDİNDE OLMAYANI
Bektaşi, camide namazdan sonra dua etmiş :
-Ey ulu Tanrım, bana bir rakı parası ver!
Yanında namazını bitiren softa da, ellerini kaldırmış :
-Rabbim, bana iman ver!
İki duayı da işiten hoca, Bektaşiye :
-Bak, herkes ne isitiyor Tanrı'dan, sen rakı parası. Utanmıyor musun?, demiş
. Bektaşi usulca :
-Ne yapalım hoca efendi, herkes kendisinde olmayanı ister, demiş.
Peşin Namaz
Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar, bir süre
sonra hoca :
-Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya...
Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam... Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış,
hoca namazı bitirince sormuş :
-Yahu bu ne uzun namaz böyle?
-Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim!
Bektaşi :
-Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza...
Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış :
-Erenler, senin namaz da uzun sürdü!
-Önümüzdeki haftanın namazını kıldım!
Hoca şaşırmış :
-Yahu olur mu böyle şey?
Bektaşi gülmüş :
-Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul
etmesin?
Trafik
Papazın biri bisiklet kullanırken polis bunu durdurmuş.
-Ehliyet ve ruhsat lütfen
papaz -ehliyetim yok ama cebimde incilim, sağ omuzumda isa, sol omuzumda iyi
melek var demiş.
polis -hem ehliyetin yok hemde bisiklete üç kişi biniyorsun demiş
Papaz ile Zangoç
Papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça sormuş:
"Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?"
Zangoç'ta derin bir sessizlik...
lyice köpürmüş Papaz:
"Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?"
"Hayır, buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim!"
Olacak şey mi! İki adım öteden beni duymuyorsun..." Zangoç bıyık atından
gülmüş; "İsterseniz yer değiştirelim, anlarsınız..." Yer değiştirmişler.
Bu kez Zangoç seslenmiş:
"Kilise için toplanan yardımları kim iç ediyor?" Papaz kendi
kendine söylenmiş:
"Hakikaten yahu! Buradan hiçbir şey duyulmuyor."